Ehl-i Dil olarak isimlendirdiğimiz bu hareket, bir iyilik şemsiyesidir. Her kanadı dostlarımız tarafından aşk ile tutulmuş kuvvetli, sarsılmaz bir şemsiye. Sağanak yağmurlar yağdığını gördüğümüz için bu Şemsiyeyi açmaya karar verdik. Şemsiyemiz güçlü ve geniştir altında tüm ıslananlara yer vardır.
Ehl-i Dil terkibi Farsça kökenli olup Türkçe bir tamlamadır. Anlamı, gönül ehli demektir. Hayallerimizi hislerimizi ve düşüncelerimizi en açık ve güzel biçimde ifade etmesi bakımından Ehl-i Dil’de karar kıldık.
Biz kimiz; “hayırda yarışın” emrine amade, kardeşinin aç ve açıkta olmasından dolayı rahat uyuyamayan, azap duyan bu sebeple elinden ne geliyorsa yapmayı cennet azığı bilmiş fedaileriz. İnandığı fikirleri, adandığı davayı hayata nakış nakış işlemek üzere hakiki aksiyonerliği yakalamayı amaçlayan hadimleriz.
Biz, “Elinizi vermeye alıştırın, bir gün can vereceksiniz” vecizesini şiar edinerek; azımızı, çoğumuzu bölüşmeyi vecibe bilenleriz. Kara kara düşünen çaresizlere çare, kimsesiz kalmış kimselere kardeşiz. Tutunacak dalı olmayanların, yoksulların kara gün dostuyuz.
Biz, asıl muhtaç biziz dedik. Vermeye, yardım etmeye muhtacız. İncitmeden, kırmadan paylaşmaya muhtacız. Bugünümüze, yarınlarımız ve neslimize sahip çıkmak kendimize çıkardığımız vazifedir.
Davamız küresel ve bölgesel israfın, adaletsizliğin hükümran olduğu şu dünyada değişime kendinden başlamak suretiyle bütün dünyayı değiştirmektir. İnsanlara merhameti aşılayabilmek, iyi insanların da var olduğunu kanıtlayabilmektir. Muradımız, Adil düzeni ilk olarak şahsi dairemizde tesis etmektir.
Öncelikli olarak; yetim, öksüz, engelli ve kimsesiz yaşlı insanlara ulaşmayı ve onların ağır yaşam şartlarını hafifletmeye çalışıyoruz. Bunun yanında, devamlı olarak yardımda bulunduğumuz ailelerimiz ve burs verdiğimiz öğrenci kardeşlerimiz var. Yokluk zor… Kimsesizlik zor…
“Neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı. Karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak.”
Gittiğimiz ailelerin dertleriyle hemhal olarak, onlara maddi ve manevi olarak elimizden geleni yapıyor, onlardan sadece bir rica da bulunuyoruz: Dua edin. ‘‘Verdiklerimiz bize kalandır’’ anlayışıyla faaliyet gösterirken; dil, din, ırk, mezhep, siyasi görüş ayırt etmeksizin herkese ulaşmaya çalışıyoruz. Bu doğrultuda geleceği; sevgiyle, mutlulukla, merhametle inşa etmek için emin adımlarla ilerliyoruz, ilerleyeceğiz.
Nefes almaya devam ettiğimiz sürece, etliye de sütlüye de karışacağız; her zaman ve zeminde hakkın taraftarı olacağız. Hasılı, Musa’nın yanında olacağız. Vatana, millete, devlete faydalı olmaya, aktif iyi olmaya, inisiyatif almaya var gücümüzle çalışacağız. Alçak gönüllü değiliz gönlümüz yükseklerde. Çevremize karşı hassas olmaya, sadece kendine iyi değil faydalı insanlar olmaya ant içtik.
Var mısınız, Bir yetim başı okşamaya bir öksüzün gözlerinin içine bakarak gülümsemeye?
